15 Mayıs 2012 Salı

Ham Çökelek Oyunu


Silifke Ham Çökelek Oyunu

Türkmen Kızı


Türkmen Kızı - Silifke'nin  Yoğurdu

Kaşık Havaları


Konya Kaşık Havaları

Teke Zorlaması


Teke Zorlaması Oyunu

Mengi Oyunu


Tarsus Mengi Oyunu

Kostak Oyunu


Kostak Oyunu

Seğmen


Ankara Seğmenleri

Kırka Zeybeği


Eskişehir Kırka Zeybeği

Misket Oyunu


Ankara Misket Oyunu

Trabzon Halk Oyunları


Trabzon Yöre Oyunları Topluluğu

Ata Barı Oyunu


ATABARI

Artvin halk oyunlarından bar türü bir oyun. Atabarı, eskiden “Artvin barı” adıyla bilinirdi. Artvin barı adı, 1936'da Ata barı (Atabarı) olarak değiştirildi ve yeni adı eski adını unutturduğu gibi, bu oyun Atabarı adıyla zaman içerisinde ilin simgelerinden biri durumuna geldi.
1936'da Balkan Oyunları Festivali'ne katılan Artvin mahalli halk oyunları ekibi, Atatürk'ün huzurunda Artvin barı'nı oynarlar. Oyun, Atatürk'ün çok hoşuna gider ve tekrar oynanmasını isteyerek kendisi de barbaşı olarak oyuna katılır, sonuna kadar oynar. Bunun üzerine, bu anıyı yaşatmak için yazışmalar yoluyla oyunun adı Atabarı olarak değiştirilir.

Horon Oyunu




HORON:
Horon kelimesinin etimiyolojisi hakkında üzerinde uzlaşıya varılmış ortak bir kanaat bulunmamaktadır. Ansiklopedilerde hellence dans anlamına gelen "khoros" tan geldiği ifadesi yer alir. Bir başka teoride Trabzon'da hasatı yapılmış tarlalarda, mısır saplarının kışın hayvanlara yem yapılmak için harmanlanmasıyla oluşan görüntüdür. Yan yana duran adamlar görüntüsü veren ve "horom" adı verilen bu mısır demetleri [lazcasi bardi]nin bu oyuna isim babası olduğu düşünülmektedir.



HORONLAR ÜÇ BÖLÜMDEN OLUŞUR:

1. düz horon bölümü: horon oynanmaya başlarken ağır tempoda oynanır. bundan ötürü oyunun bu bölümüne ''ağır horon bölümü'' de denir. oyun halkası saat ibresinin tersi yönünde döner. söylenen türkülere ellerle tempo tutulur. müzik ne kadar yüksek tempolu çalınırsa, oyuncular da o kadar kıvrak ve hareketli olurlar. Ritim arttıkça vücut dikleşir, kollar yukarıya kalkar. gelen komutla ''yenlik yenlik'' ''alaşağı'' ya da ''ufak ufak'' diğer oyuncular da uyarılarak doğrudan sert bölüme geçildiği gibi yenlike bölüme de geçilir.

2. yenlik bölümü: kollar aşağıya iner, dizler kırık ve bel kısmı dizlerin açısında öne doğru eğiktir. kol çıkarmalar ve omuz sallamalar bu bölümde ön plandadır. adımlar geriye, yana ve öne basarak belli alan içinde gezinilir. Vücudun yapmış olduğu çalımlar yumuşak ve hafiftir. Oyunun ritmi düz horon bölümüne oranla biraz daha hızlıdır. komutçudan gelen ''alaşağa'', ''aloğlum'', ''kimola'', ''taktum'', ''yıkoğlum'' veya ''ıslık'' şeklinde gelen komutla sert bölüme geçilir.

3. sert bölümü: diğer bölümlere nazaran hareketler daha sert ve canlıdır. omuz sallamalar daha seri, ayaklar yere daha sert basar. oyunun en gösterişli, temposunun oldukça yüksek olduğu ve oyuncuların tüm yeteneklerini ortaya koyduğu bir bölümdür. oyuna devam edilecekse tekrar düz horon bölümüne geçilir.

Yöremizde Oynanan Horonlar 
1. Hemşin
2. Alika
3. Alican
4. Rize
5. Kaynakli Rize
6. Papilat
7. Kaçkar (Mimik)
8. Polatın Rizesi
9. Noktalı Ancer
10.Kemer
11.Çarişka
12.Büyükdüz
13.Langaliman
14.Çinçiva Rizesi
15.Sirtlinin Rizesi
16.Çinçiva Vişne Horonu
17.Ançanın Rizesi
18.Eski Çano
19.Yeni Çano
20.Abdinin Rizesi
21.Yalı
22.Vijenin Saba Horonu 23.Sabah Horonu
24.Kız Horonu
25.Bakoz
26.Ortaköy
27.İkiayak
28.Seyidoğlu
29.Tumas Horonu
30.Palakçur Kız Horonu
31.Elevit Horonu
32.Kotina
33.Ye Hala Horonu
34.Dıkbıyık Horonu
35.Ğant horonu
36.Siğ Rize
37.Sevduğum İki Gözüm
38.Avci Ahmet Destani Hodoçor Horonu
39.Abdi Horonu
40.Memedina
41.Amlakit
42.Mahmutoğlu
43.Samistal Kız Horonu
44.Hevek Horonu

Bengi Oyunu



BENGİ
Marmara Bölgesinin güneyinde genellikle Balıkesir dolaylarında görülen bir oyun türüdür.Balıkesir, Manisa, Bursa, Çanakkale...

Kaşık Oyunu


KAŞIK OYUNU
Ellerinde ritim aracı olarak tahta kaşıklar bulundururlar.Güney Anadolu’nun Akdeniz’e uzanan kesimleri genellikle kaşıklı oyunlar bölgesi olarak gösterilir.Eskişehir , Afyon, Kütahya, Bilecik, Kırşehir , Konya, Mersin,Antalya, Bolu, Bursa...

Trakya Karşılaması


TRAKYA KARŞILAMA
Karşılama iki kişinin karşılıklı durarak oynadıkları bir oyun biçimidir. Çiftlerin karşılıklı olarak toplanmalarıyla bir grup halinde de oynanmaktadır. Kız ve erkek karşılıklı çiftlerin karşılıklı iki sıra halinde dizilmesiyle bir grup oyunu biçiminde de sürdürülmektedir. Karşılamalar salma oyunlardır. Oyuncular birbirlerine tutunmazlar. Bazı karşılamalarda bütün oyuncuların ellerinde birer mendil bulunur.Genellikle Trakya’da, kısmen de Marmara’nın doğu ve güneyinde görülen bir oyun türüdür.Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, İzmit, Adapazarı, Çanakkale,Bursa, Bilecik...

Trakya Hora Oyunu


HORA
Bu oyun Bar ve Halaylar gibi el ele ya da kol kola tutuşularak disiplinli bir biçimde ve dizi halinde oynanmaktadır.Genellikle Trakya’da, kısmen de Marmara’nın doğu ve güneyinde görülen bir oyun türüdür.Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale...

Gımıldan Oyunu


Ateş Attım Samana (GIMILDAN)

Ateş Attım Samana,
Bak Dumana Dumana.
Senin Zalim Ananı,
Ben Getirdim İmana.

Gımıldan Gımıldan Gımıldanıver,
Ah Söyle Nazlı Gımıldanıver.
Gayfe De Koydum Cezveye,
Yarim Gitmiş Gezmeye.

Ta Küçükten Alıştım,
A Gız Seni Görmeye.
Gımıldan Gımıldan Gımıldanıver,
Ah Şöyle Nazlı Gımıldanıver.

Gayfe De Koydum Fincana,
Selâm Söylen Amcama.
Amcam Kızını Vermezse,
Turşu Da Kursun Fincana.

Gımıldan Gımıldan Gımıldanıver,

13 Mayıs 2012 Pazar

Et Aldım Zeybeği


Et Aldım Zeybeği

Egenin sevilen bir kadın oyunu olan et aldım oyunu, aydın ve izmir il merkezlerinden düğünlere giden kadın çalgıcıların eşliğinde oynanır. Oyun geleneksel ortanda ve mutlaka sözlü olarak icra edilir.1978 yılında mukadder aksoy ve Abdürrahim karademir tarafından sultan şahinden derlenen bu oyunu aynı yıl aydın gazi paşa orta okulu halk oyunları ekibi sergilemiştir.

Harmandalı Zeybeği



HARMANDALI ZEYBEĞİ:
Bu Harmandalı, zeybek çeşitlerinin epey zamandır en yaygını ve en çok oynanılanı olarak tanınıyor. Aynı isimdeki eskisiyle hiçbir al'kası yoktur. Şimdiki Harmandalı oyun havasını 1916'da Çanakkale'de Ahmet Yekta Madran merhum yazmıştı. Sözleri Kurtuluş Savaşı'nda o havaya benimsetilerek "Harmandalı Zeybek Oyun Havası" diye gün gördü. Rahmetli Ahmet Yekta Madran meraklı bir musikîci ve eski muzikalılardandı. Egeli halk çocuklarından olmasıyla zeybek oyunları konusuna çekirdekten itibaren ömrü boyunca güven ve gururla bağlı yaşamıştı. Oyunun bilenlerce daima onun adı anılarak tutunabilişi yerinde bir kadirbilirlik eseri olmuştur. Bu itibarla ve "Eski Harmandalı"ndan ayırt edilmek üzere oyunun "Madran Zeybeği" diye ayrıca adlandırılması en doğru bir hareket olacaktır.
Eski ve yeni Harmandalı çeşitleri arasında figür unsurları bakımından "Üç başlangıcı" gibi müşterek (ortak) taraflar yok değildir. Yeni Harmandalı da Ege yöresinde az çok farklarla oynanır. Belli başlı tertibe göre havasının temposu üç sayılıp beş oynanır.
Harmandalı çoğu zaman tek oynanmakla beraber 2. 4 ve daha çok kişiyle yürütülmesi de mümkündür. Sekiz figürü vardır. Bergama'nın Kaşıkçı köyünde görülebilen dörtlü Harmandalının eskisine en yakın kaldığı anlaşılır.
Oyuna Kalkış: Harmandalına kalkan oyuncu, sol ayak önde, sağ ayak yarım adım geride olmak üzere efece durur ve kendi ed'sı dairesinde haykırır; bu "esas duruş"tur.
Duruş, yürüyüş, kolların sallanışı, havaya kaldırılması ve ağır ağır indirilmesi, sağ elle silâhlıktan (yani belden) tabancaya davranır gibi yapış, bütün bunlar oyuncunun elinde olan tavırlardır, sanatla yapılabilirler.
1. Yürüyüş: Havayı alma sırası gelince "üç yapılarak" oyun başlar. Yerinde olmak üzere sol ayak bir karış kadar kalkar ve iner. Sağ ve sol ayaklar böylece kalkıp inerler. Üç yapılmış olur. Bu hareket sırasında kollar iniktir.
Üçler, oyunun düzenli yürümesi için yapılır. Her figürün başında ya bu "Üç", yahut onun yerine soldan dönme yapılır. Sırası gelince "soldan dönme" de anlatılır. Tarifler sırasında, "üç yapılır" delindiği zaman bu sol, sağ ve yine sol ayakların yerinde kalkıp inişi anlaşılmaktadır.
Üç yapıldıktan sonra durulmadan beş yapılır. "Beş yapmak" şöyle olur: Kollar aşağıda ağır ağır sallanır. Sağ ayak bir adım ileri atar (bir). Sol ayak bir adım ileri atılır (iki), Sağ ayak bir adım ileri (üç), sol ayak bir adım ileri (dört) ve sağ ayak tekrar bir adım ileri atılır (beş), durulur. Bu gezinti daha ziyade daire çizer gibi yapılıp beşte daire içinde dönmüş olur.
Harmandalının havası bu 3 ve 5 yani "sekiz" esası içinde döner. Sekiz figür, bu esasa göre düzenlidir.
İlk figür, yani (gezinti", bir - iki veya üç defa yapılabilir. Oyunun kısa veya uzun sürmesi hareketlerin sayısına (tekrarına) bağlıdır.
2. Kollu Yürüyüş: Esas duruşta, sol ayak önde sağ ayak yarım adım geridedir. Kollar ağır ağır kalkarken oyun başlar ve beş yapılır.
Birinci figürün aynıdır, fakat beşte kollara havada oynatılır. Bir, iki veya üç defa yapılabilir.
3. Çarpma: Esas duruştadır, üç yapılır. Bundan sonra sağ ayak sol ayak üstüne atılır (bir), yarım adım kadar sağa açılır (iki), yine sol ayak üstüne atılır (üç), yarım adım sağa açılır (dört), beşinci de sağ ayak bir adım ileri atılır, sol diz üstüne çökülür (fakat diz yere değmez) ve sağ kol belden bıçak çeker gibi bir davranış yaparken yukarı kalkılır (beş), kollar ağır ağır inerken sağ ayak üstünde durulur. Üç sayı kadar bu vaziyette yerinde durulduktan sonra aynı hareket yürütülür. Sıra beş sayısına gelince sol ayakla tekrarlanır. Yani, sol ayak iki sefer de sağ ayak üstüne çarpılıp açılır. Beşte soy ayak bir adım geriye atılarak sol diz üstüne çökülür gibi yapılmak suretiyle kalkılır.
Üçüncü figür bir defa oynanır. İstenirse ikinci figür bir veya iki defa tekrarlanır.
4. Ağır Atlama: Esas duruş. Üç yapılır. Sağ ayak sol ayak üstüne atılıp üç sayı kadar durulur. Sağ ayak burnu bir karış önden yere değdirilir ve bir adım kadar ileri atılır (dört); sol ayak bir adım ileri atılarak biraz çökülür ve kalkılır (beş); ayağa kalkılırken kolları ağır ağır iner.
5. Diz Üstü: Soy ayak önde, sağ ayak yarım adım geridedir. "Üç" yerine "soldan dönme" yapılacaktır. Soldan geri şöyle dönülür. Sol ayak kaldırılıp bir karış açıkta yarım sola doğru basılır (bir); sağ ayak gövdeyle birlikte yarım daire çizerek sola döner (iki) sol ayak yerinden kalkıp bir karış öne basar (üç) sola dönülmüş olur. Dönme sonunda yine sol ayak önde, sağ ayak yarım adım geride kalmıştır.
Sağ ayak sol ayağın dizi üstüne atılır (bir); aynı ayak arkaya atılır (iki), gene sağ ayak bir adım ileri atılır (üç), sol ayak arkada kalmak üzere çökülür. Sol diz üstüne gelinerek sol diz bir kere yere vurur (dört); yerde yarım sola dönülüp sağ diz de bir kere yere vurulur (beş). Sol ayak üstünde ayağa kalkılırken kollar ağır ağır aşağıya iner.
Sol ayak üstünde ayağa kalkıldıktan sonra istenilirse esas duruşta sağ ayak üstüne basılarak "soldan dönme" yapılır. Kollar aşağıdadır ve ağır ağır sallanır, sonra kaldırılırlar. İkinci figür gibi oynanır.
6. Atik Hareket: Esas duruş ve üçü yerine "soldan dönme" yapılır.
Sol ayak sol ayak üstüne doğru hızla gider ve sağa gelir (bir); sağ ayak bir adım ileri atılır, çökülür ve hemen ayağa kalkılır (iki); sol ayak diz üstüne atılır (üç), bir adım ileri basılır (dört); sol ayakla bir defa sekilirken sağ ayak öne atılıp çökülür gibi yapılarak kalkılır (beş). Kollar da ağır ağır indirilmiştir. İstenilirse beşinci figürün sonundaki gibi oynanır.
7. Diz Çökme: Üç yerine "soldan dönüş" yapılır. Dönüşten sonra; sağ ayak arkada kalıp yarım adım öndeki sol ayağın üstüne basılır. Sağ ayak hızla bir adım ileri atılır (bir); çökülür (iki); sol diz iki kere yere vurulur (üç): sonra ayaklar yerde kımıldamaksızın yarım sola dönülür, sağ diz bir defa yere dokundurulur (dört), sağ ayak üstüne basılarak kalkılır ve kalkılırken kollar ağır ağır iner (beş). İstenilirse birinci figürün sonundaki gibi oynanır.
8. Çapraz - Bağlantı: Sol ayak ilerde, sağ ayak geride durulur, soldan dönülür.
Sağ ayak az sola çaprazlama bir adım atılır yere basılır (bir); sol ayak da yerinde bir miktar kalkıp yine basar (iki); sağ ayak yarım sağa döndürülürken bir adım ileri atılır (üç); sol ayak sağın yanına gelip ucu yere basar (dört); tekrar sol yana bir adım kadar açılarak burnu hafifçe yere basılırken sağ kol yukarda ve sol kol inik bulunur; böylece bir miktar kaykılı durulup sel'm verilmiş olur ve oyun biter (beş).
Harmandalı Zeybeğinin bu oyuna has sözleri vardır:
Harmandalı efem bakıyor, hey hey
Bileğinden kanlar akıyor, vay hay
Gümüş bilezikli mavzerin vay hay
Namlusunda şimşek çakıyor, vay hay
Efeme her cepken yaraşır, hey hey
Korku nedir bilmez dolaşır, vay hay
Bütün kızanların önünde, vay hay
Elinde yatağan savaşır, vay hay
İzmir ve yöresinin günümüzdeki başlıca zeybek çeşidi olan Harmandalı Zeybekte söylenen bu türkünün havasında da mertliğin ifadesi açıktır. 

Cemilem Oyunu




Cemilem türküsü ve oyunu DENIZLI´ye aittir.
Bazi EGE sehirlerinde yani Denizlinin komsu illerindede oynanır.



Zeybek Oyunu



Zeybek Hakkında Genel Bilgiler
       Ege denilince akla Zeybek gelir. Mert, cesur, atılgan, mazluma dost, haksızlığa düşman olarak tanınırlarTürk köylüsünün tipik bir örneğidir. Kurtuluş savaşında  gösterdikleri başarılar ünlerine ün katmıştır. Bugün Zeybeklik tarihi bir anı olarak yaşatılmaktadır.
Bölgenin oyun türü Zeybektir. Batı Anadolu'nun hemen hemen her, yerinde ''Zeybek'' türündeki oyunlar,­görülür. Afyon, Antalya, Isparta, Burdur, Sakarya çizgisinin batı tarafında kalan illerimizde bu tür oyunun büyük etkileri vardır.
 Yörede kadınların oynadığı oyunlara ''Kadın Zey­bek'', erkeklerin oynadığı oyunlara ''Erkek Zeybek" denil­mektedir. Kadınların oynadığı oyunlar erkeklerin oynadığı oyunlara göre daha yürüktür. Erkek oyunlarının yöredeki bir diğer adı da "Ağır Zeybek" tir. Ege nin bir çok yerinde oynanan bu tür oyunların en ağırlarına İzmir, Aydın, Muğla, Manisa illerinde rastlamak mümkündür. Zeybek oyunlarının diğer oyunlara (Bar, Halay, Horon v.b.) göre en büyük özelliği tek olarak serbest oynanmasıdır. Toplu olarak oynanan Zeybek oyunlarında oyuncular arasında  müzik ve ritim hariç hiçbir bağ bulunmaz.  Oyunu oynayan kişi hiçbir kurala bağlı kalmadan tamamen içinden geldiği gibi oynar.Zeybek oyunları toplu olarak oynandığında, yöresel olarak daire formu kullanılır.

Zeybek Sözü ve Kökeni

           
Zeybek sözcüğünün kökeni  hakkında bugüne kadar çok çeşitli ve birbirinden   farklı görüşler ortaya atılmıştır. Halikarnas   Balıkçısı Zeybek Sözcüğünü Mitolojiye şu şekilde dayandırıyor;
''Homeros bu sözü ''olaks'' diye Omeqa ile yazar. Omeqa  ise, ona tanrıçanın  ilkbaharda doğurduğu yumurtasının, ilkbaharda bölünerek iki ayrı "o" olmasıdır. Ayrılan bu yumurtalardan tüm yaratıklar ve bitkiler çıkmıştır. Böylece de ''Obekkos'', ''Tobekkos'' ve ''İbakki'' sözleri ''Zeybek'' olmuştur.

          Mahmut Ragıp Gazimihal, sözün Grekler tarafından kullanıldığını da belirtiyor.
''Yunanca'da ''b'' sesi olmadığı için, onların dilinde Sayvakikos , Zaypapikos şeklinde Rodos 'ta ise Turkikos'un aynı anlamda kullanıldığı ve kelimelerin aslının Saybak olup bizde kelimenin incelenip ve özleşerek Zeybek haline geldiği de açıklanır.
Divanı Lügatı Türk'te Zeybek hakkında şu bilgiler verilmiştir:

         Divanı Lügatı Türk, Cilt I, sayfa 333 de Bekneg kelimesindeki Bek sözünün sağlam olduğu yazılmaktadır. Yine Divanı Lügatı Türk, cilt III. Sayfa 154 de Sağ sözünün Zeybeklik, anlayışlılık anlamında olduğu kaydedilmektedir. Divanı Lügatı Türk, Cilt I. S. 80'de s harfinin bazen Türk dilinde z okunduğu söylenmektedir. Zeybek sözünde sağlam anlamında bir (Bek) sözünün bulunması anlamı olan sağlam sözünü doğrulayacak ek ad olması şarttır. Bek sözcüğü bir insan için kullanıldığına göre ek sözü, insanın niteliğini iyi yönünden anlatan söz, olması gerekir. Yani Bek sözü ile ancak anlayışlılık ve akıllılık anlatan Zag sözü ile birleşik ad olabilir ve şeklini alır. Bunu Türk dilinin yapısı zorunlu kılmaktadır. Türkçemiz ses uyumu kuralı burada da, karşımıza çıkmaktadır. Başta gelen kalın fakat hafif sesli hece, sonda gelen ince fakat sert heceye uydurularak okunur, kuralına göre Zag hecesi kendisinden sonra gelen sert, ince Bek hecesine uydurulmuş, Zeg olmuş Bek ile beraber anlayışlı, akıllı, sağlam, zeybek olarak Avrupa tarih kitaplarına geçmiş ve çağımıza değil Bozdağ, Dalgalı dağ köylerinde yaşamıştır.
 
Efe Sözü ve Kökeni
 Efe sözü Rumca 'dan alınan "Efendi" sözünün kısaltılması sonucu geldiğini savunanlar olmakla birlikte "Efe" kelimesi efendinin tam karşılığı değildir. Efe genç, diğeranlamda delikanlı  demektir. Örnegin; Efendimiz Sultan Alayhi Vesselam denir, Efemiz denmez. Efendi Bizans dilinde sahip, okuma-yazma bilir demektir. Hoca Efendi,  Kalem Efendisi, Hoca  Efe,  Kalem Efesi denmez. Fakat Efelerin Efesi denir (silah taşır yiğit).
"Efe'' sözcüğü "EFEB" den gelir. Efeb; genç delikanlı yani silah taşıyan yiğit demektir. Efeb teşkilatı Yunanistan'dan önce Anadolu da kurulmuştur. Bunlar tıpkı Zeybekler gibi dağ başında talim ederler ve daha sonra kente gelerek tiyatroda silah oyunları yaparlardı. Tiyatro yuvarlak olduğu için dansları da daireseldi. Bu dans aynı zamanda dinseldi.
Celal Esad Arseven tarafından düzenlenen Sanat Ansiklopedisinde ''Eskiden asayişin korunmasına memur hafif silahlı bir sınıf askere verilen addır." Selçuklular zamanında Aydın ve Teke taraflarında böyle bir askeri sınıf oluşturulmuştu ki bunlara Efe denirdi.
Efe-Zeybek ve Kızan Arasındaki Bağıntı 

            
Efe, Zeybek gruplarının başıdır.Zeybekler arasında kahramanlık yapmış cesur ve mert kişiler arasından seçilir. Efe olmak için Zeybekler arasında yaşça büyük olmak önemli değildir.
Zeybek, Kızanlara göre daha çok kahramanlık yapmış cesur kişilerdir. Zeybekler efenin Emriyle kızanları yetiştirirler. Zeybekler, efelerin yanında birer kol beyi görevi görürlerdi. Zeybekler iyi silah kullanan cesur kişilerdir.
Zeybeklerin maiyetindeki gençlere ''Kızan'' denilir. Kızan çocuk anlamına gelse gerek. Çünkü Anadolu'da kimi oyunlarda kızlar delikanlı, delikanlılar da kız giysilerini giyerler. Kızan belki de önceleri başka anlam taşırdı.
Günümüzde akıllarda kalan bazı Efeler ve Zeybekler şunlardır;
         Çakıcı Mehmet Efe, Yörük Ali Efe, Çakırcalı Efe, Saçlı Efe, Mestan Efe, Gökçen Efe, Sarı Zeybek, Kamalı Zeybek, Pepe Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Demirci Mehmet Efe.